Uluslararası Ehlibeyt (a.s)Haber Ajansı -ABNA- ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasındaki zirvenin ardından Ortadoğu’da şekillenen yeni tablo, Lübnan’ı bir kez daha bölgesel hesapların merkezine yerleştirdi. Son günlerde Kahire ve Riyad’ın Lübnan dosyasında daha aktif bir rol üstlenmesi, ülkedeki siyasi ve güvenlik dengelerinin dış müdahalelere ne denli açık hâle geldiğini gözler önüne seriyor.
Ed-Diyar gazetesi muhabiri İbrahim Nasruddin’e göre, Lübnan iç siyasetinde Cumhurbaşkanı Jozef Aun, Başbakan Nevaf Selam ve Meclis Başkanı Nebih Berri, artan bölgesel baskılar karşısında kendi siyasi konumlarını güçlendirme çabasında. Ancak bu çabanın, Lübnan’ın egemen karar alma kapasitesini mi tahkim edeceği yoksa dış aktörlerin taleplerine alan mı açacağı sorusu hâlâ yanıt bekliyor.
Bu tabloda Hizbullah’ın pozisyonu özel bir yer tutuyor. Direniş hareketinin son dönemde daha “Lübnan merkezli” bir savunma dili kullanması, bazı çevrelerce bölgesel rolden geri adım olarak sunulsa da, direniş yanlısı kaynaklar bu yaklaşımı taktiksel bir dengeleme olarak değerlendiriyor. İsrail tehdidinin devam ettiği bir ortamda Hizbullah’ın caydırıcılık kapasitesinden vazgeçtiğine dair yorumlar, sahadaki gerçeklikle örtüşmüyor.
Öte yandan Mısır ve Suudi Arabistan’ın Lübnan’a yönelik artan ilgisi, özellikle enerji ve ekonomi başlıkları üzerinden yeni bir bağımlılık ilişkisi kurulmak istendiği yönünde soru işaretleri doğuruyor. Mısır ile imzalanan doğalgaz anlaşması, kısa vadede nefes aldırıcı bir adım olarak görülse de, Lübnan’ın enerji politikalarının hangi bölgesel eksene bağlanacağı tartışmasını derinleştiriyor.
Bölgesel riskler ise Lübnan’ın kırılganlığını artırıyor. İsrail’in Somaliland hamlesi, Doğu Akdeniz’deki enerji rekabeti ve Tel Aviv’in Türkiye ile yaşadığı gerilim, Lübnan’ı doğrudan etkileyecek yeni gerilim alanları oluşturuyor. Bu koşullar altında direnişin askeri varlığı, yalnızca ideolojik bir tercih değil, ülkenin güvenlik sigortası olarak görülmeye devam ediyor.
Gelinen noktada Lübnan, bir yandan iç siyasi dengeyi korumaya çalışırken, diğer yandan bölgesel vesayet girişimleri ile direnişin caydırıcı rolü arasında hassas bir sınavdan geçiyor. Önümüzdeki süreç, Lübnan’ın ya kendi ulusal önceliklerine dayalı bir yol haritası çizeceğini ya da dış aktörlerin dayattığı denklemlere mahkûm edileceğini gösterecek.
yorumunuz